Asayiş-Adliye Levent Mercan

Gazetecilikte Araştırma Suç Değildir | Basın Özgürlüğü, Hukuk ve Baskı Gerçeği

Spread the love

Gazetecinin araştırma faaliyeti suç değildir. Anayasa, Basın Kanunu, AİHS ve AİHM kararları ışığında gazeteciliğin neden sivil bir vatandaş eylemiyle kıyaslanamayacağını anlatan kapsamlı analiz.

Gazetecilik arastirma 1200x630.
Spread the love

Gazetecilikte Araştırma Suç Değildir: Basın Özgürlüğü Neden Sınırlandırılamaz?

Türkiye’de gazeteciliğin neden bu kadar baskı altında olduğunu geçen gece yapay zeka ile sohbet ederken şu soruya takıldım:

“Gazeteci araştırdığı için ne zaman suçlu ilan edildi?”

Gazetecilik üzerine uzun bir sohbetten sonra şunu fark ettim:
Sorun gazetecilerin ne yazdığı değil, ne araştırdığı.

Bu yazı, araştırmanın neden suç olamayacağını anlatıyor.

Bir Meslek Neden Suç Gibi Gösterilir?

Son yıllarda Türkiye’de gazetecilik mesleği yalnızca ekonomik ve fiziksel baskılarla değil, hukuki baskılarla da kuşatılmış durumda. Özellikle “kişisel verilerin korunması” başlığı altında yürütülen soruşturmalar, gazetecinin araştırma refleksini doğrudan hedef alıyor. Oysa gazetecilik; duyduğunu sorgulamak, iddiayı araştırmak ve bilgiyi doğrulamaktır. Bu faaliyetler suç değil, mesleğin özüdür.
Okur şu soruyu sormalıdır: Bir gazeteci, araştırma yaptığı için neden suçlu muamelesi görür?

Gazetecilik Önce Araştırmadır

Gazetecilik, haber yayımlamadan çok önce başlar. İddia duyulur, taraflar incelenir, isimler ve ilişkiler doğrulanır. Bu süreç, kamu adına yapılan bir araştırma faaliyetidir. Araştırma olmadan gazetecilik olmaz; yalnızca söylenti aktarımı olur.

Bu nedenle gazetecinin araştırma süreci, sıradan bir vatandaşın merakıyla aynı kefeye konulamaz. Gazeteci kamusal bir görev ifa eder.

Anayasa Ne Diyor?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28. maddesi açıktır:
“Basın hürdür, sansür edilemez.”
Bu özgürlük yalnızca yayımlanan haberleri değil, haberin hazırlanma sürecini de kapsar. Araştırma, basın özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Araştırma faaliyetini cezalandırmak, basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırmak anlamına gelir.

Basın Kanunu ve Gazetecinin Konumu

5187 sayılı Basın Kanunu, gazeteciyi kamusal bir aktör olarak tanımlar. Gazeteci;
Kamu yararı gözetir
Toplumu bilgilendirir
Güç odaklarını denetler
Bu nedenle gazetecilik faaliyeti, bireysel bir eylem değil, kamusal bir görevdir. Bu görev, sivil bir vatandaşın eylemleriyle ölçülemez.

Bu Haberi Kaçırma...  Su Krizi ve Küresel Isıtma Rehberi: Geleceği Şekillendiren Sessiz Tehdit

AİHS ve AİHM Kararları Ne Söylüyor?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ifade ve basın özgürlüğünü güvence altına alır. AİHM’in yerleşik içtihatlarına göre:
Gazeteci yalnızca yayımladıklarından değil, bilgiye ulaşma ve araştırma sürecinden de korunur
Kamu yararı bulunan konularda basına daha geniş bir hareket alanı tanınmalıdır
AİHM defalarca vurgulamıştır: Basın özgürlüğü, rahatsız edici bilgileri de kapsar.

Yargıtay İçtihatlarında Gazetecilik

Yargıtay kararlarında da gazetecinin kamusal görevi kabul edilmiştir. Özellikle kamu yararı bulunan haberlerde, gazetecinin araştırma ve eleştiri hakkı geniş yorumlanmalıdır. Gazetecinin niyeti; ifşa değil, kamuoyunu bilgilendirmektir.

Sorun Nerede Başlıyor?

Bugün yaşanan sorun şudur: Gazetecinin araştırma süreci, yayımlama eylemiyle eş tutuluyor. Oysa bu iki kavram hukuken farklıdır.
Araştırmak suç değildir
Bilgiyi doğrulamak suç değildir
Kaynaklarla görüşmek suç değildir
Bu faaliyetleri suç gibi göstermek, gazeteciliği felç eder.

Neden Tehlikeli?

Gazetecinin araştırma faaliyetinin sınırlandırılması;

Oto-sansür yaratır
Yolsuzlukları görünmez kılar
Toplumun haber alma hakkını zedeler
Bu yalnızca gazetecilerin değil, toplumun tamamının sorunudur.

Bir Başka Baskı Biçimi: Yazdığın İçin Sorgulanmak

Türkiye’de gazetecilik yalnızca haber yaptığı için değil, hukuku hatırlattığı için de baskı görebiliyor. Basın özgürlüğüne, Anayasa’ya, AİHS’e ve yerleşik yargı kararlarına atıf yapan yazılar dahi zaman zaman “hukukun işine karışmak” gibi gerekçelerle soruşturma konusu yapılabiliyor.

Bu yaklaşım son derece tehlikelidir. Çünkü gazetecinin görevi yalnızca olayları aktarmak değil, hukuki ve toplumsal sonuçlarını kamuoyuna anlatmaktır. Hukuki metinleri hatırlatmak, yargıya talimat vermek değildir. Aksine, hukuk devletinin gereğidir.
Gazetecinin kalemini, olası bir sorgu tehdidiyle bastırmak; ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı (chilling effect) bir etki yaratır. Bu durum yalnızca gazeteciyi değil, toplumun tamamını susturur.

Sonuç: Gazeteciyi Suçlu İlan Edemezsiniz

Gazeteci, merak ettiği için değil; görevini yaptığı için araştırır.

Anayasa, Basın Kanunu, AİHS ve yüksek yargı kararları ortadayken gazeteciliği sivil bir vatandaş eylemiyle kıyaslamak hukuka aykırıdır.
Daha da önemlisi; bu gerçekleri yazmak ve hatırlatmak da suç değildir. Hukukun sınırlarını savunmak, hukuka müdahale değil; hukuk devletine sahip çıkmaktır.

Okur şu noktada durup düşünmelidir:

Gazeteci araştırmazsa, gerçeği kim ortaya çıkaracak?

Cevap nettir: Gazetecinin araştırma faaliyeti sınırlandırılmamalı, suçlu ilan edilmemeli; bu faaliyeti savunanlar da baskı altına alınmamalıdır.

One thought on “Gazetecilikte Araştırma Suç Değildir | Basın Özgürlüğü, Hukuk ve Baskı Gerçeği

Bir yanıt yazın

©2021 Ezberbozan Medya Resmi Web Sitesidir - Levent Mercan'a teşekkürler