Bize Ne Söylenmedi?
Bu seri boyunca tarih, algı, sorumluluk ve birey üzerinden ilerledik. Şimdi geriye tek bir soru kaldı. Belki de en rahatsız edici olanı:
Bize ne söylenmedi?
Çünkü bazen sorun yanlış bilgilendirilmek değil, eksik bilgilendirilmektir.
Bilim Her Şeyi Söyler mi?
Bilim, insanlığın en güçlü araçlarından biridir. Ancak bilim insanları da sistemlerin, fonların ve sınırların içinde çalışır.
Bilim çoğu zaman şunu yapar:
- kanıtlanabileni konuşur
- riskli soruları erteler
- kesin olmayanı dışarıda bırakır
Bu yaklaşım bilimin doğasına uygundur. Ama bir yan etkisi vardır:
Cevapsız kalan sorular.
Tarih Neden Hep Temkinlidir?
Tarih sadece geçmişi anlatmaz. Aynı zamanda bugünü meşrulaştırır.
Bazı anlatılar bu yüzden:
- sadeleştirilir
- yumuşatılır
- bağlamından koparılır
Çünkü her gerçek anlatı, mevcut düzen için potansiyel bir tehdittir.
Sessizlik Bilinçli Bir Tercih Olabilir mi?
Bazı konuların etrafında tuhaf bir sessizlik vardır. Ne açıkça reddedilir ne de detaylıca incelenir.
Bu durum şunu düşündürür:
Sessizlik bazen bilgisizlikten değil, hesaptan doğar.
Komplo Teorileri Neden Bitmez?
Komplo teorileri genellikle alay konusu edilir. Oysa bu teorilerin ortaya çıkma sebebi nettir:
Boşluklar.
Resmî anlatılar açıklamadıkça, insanlar alternatif cevaplar üretir. Bunların bir kısmı hayal ürünüdür. Ama hepsi değil.
Komplo teorileri çoğu zaman yanlış cevaplar verir. Ama doğru soruları sorar.
Asıl Sorumluluk Kime Ait?
Bu noktada okura dönmek gerekir.
Bilim her şeyi söylemeyebilir. Tarih her detayı anlatmayabilir. Ama birey şunu seçebilir:
- sorgulamak
- karşılaştırmak
- susmamayı denemek
Çünkü sistemler kadar, kabullenenler de gerçeğin parçasıdır.
H1: Final – Perde İnerken
Belki de insanlık büyük bir yalanla değil;
küçük sessizliklerle yönetildi.
Ne her şey tamamen uydurma, Ne de anlatılanların hepsi eksiksiz.
Gerçek çoğu zaman iki uç arasında durur.
Ve en tehlikeli soru şudur:
Eğer bir gün bütün bu boşluklar dolarsa, dünya düzeni aynı kalır mı?
Perde burada iner. Ama soru kalır.
