Levent Mercan

Hukuki Baskı Yaşayan Gazeteciler: Türkiye’de Gazetecilik Neden Suç Gibi Yargılanıyor?

Türkiye’de gazeteciler neden soruşturma, dava ve baskıyla karşı karşıya? Hukuki baskı mekanizmaları, AİHS, Anayasa ve basın özgürlüğü çerçevesinde analiz.

Gazeteciliği suç gibi göstermek

Hukuki Baskı Yaşayan Gazeteciler: Türkiye’de Gazetecilik Neden Suç Gibi Yargılanıyor?

Hukuki Baskı Nedir? Gazeteciler Neden Hedefte?

Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı artık yalnızca fiziki saldırılarla sınırlı değil. Son yıllarda hukuki araçlar, gazeteciliği kontrol altına almanın başlıca yöntemi haline geldi.

Bu baskı çoğu zaman şu yollarla karşımıza çıkıyor:

Kişisel verilerin ihlali iddiası

“Hukukun işine karışma” suçlaması

Haber kaynağıyla görüşmenin kriminalize edilmesi

Araştırma sürecinin soruşturma konusu yapılması

Buradaki temel sorun şudur:
Gazetecilik faaliyeti, sivil bir vatandaş eylemiyle aynı kefeye konulmaktadır.

Gazetecinin Araştırma Süreci Neden Suç Sayılamaz?

Gazeteci haber yapmadan önce;

İddia duyar

Tarafları araştırır

Bilgiyi doğrular

Kaynaklarla görüşür

Bu süreç haber yayımlanmadan önceki evredir ve gazeteciliğin bel kemiğidir.

📌 Hukuki hata şurada yapılmaktadır:
Araştırma faaliyeti, doğrudan “ifşa” veya “yayın” ile eş tutulmaktadır.

Oysa:

Araştırmak ≠ Yayımlamak

Bilgi toplamak ≠ Suç işlemek

Anayasa ve Basın Kanunu Gazeteciyi Nasıl Korur?

Anayasa Madde 28

“Basın hürdür, sansür edilemez.”

Bu madde yalnızca yayımlanan içeriği değil, haber üretim sürecini de kapsar.

Basın Kanunu’nun Mantığı

5187 sayılı Basın Kanunu gazeteciyi:

Kamusal görev icra eden

Toplum adına denetim yapan
bir aktör olarak tanımlar.

Bu nedenle gazetecinin faaliyetleri, sıradan bir bireyin eylemleriyle kıyaslanamaz.

AİHM Kararları: Gazeteci Neden Daha Geniş Koruma Altındadır?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre:

Gazeteciler “kamu bekçisi”dir

Kamu yararı bulunan konularda daha geniş ifade özgürlüğüne sahiptir

Rahatsız edici bilgiler de korunur

📌 AİHM’in net yaklaşımı:

Basın özgürlüğü, yalnızca zararsız bilgileri değil; rahatsız edici ve sarsıcı olanları da kapsar.

“Hukukun İşine Karışıyorsun” Söylemi Neden Tehlikelidir?

Son dönemde gazetecilerin karşılaştığı yeni bir baskı biçimi ortaya çıktı:
Hukuki metinlere atıf yapmanın bile suç gibi gösterilmesi.

Oysa:

Anayasa’dan bahsetmek suç değildir

AİHS ve AİHM kararlarını hatırlatmak müdahale değildir

Yargı içtihatlarını yazmak, yargıya talimat vermek değildir

Bu yaklaşım gazeteciyi susturmakla kalmaz, hukuk devletini zayıflatır.

Hukuki Baskının Topluma Etkisi

Gazeteci susturulduğunda:

Yolsuzluk görünmez olur

Güç odakları denetimsiz kalır

Toplum bilgiye erişemez

Bu nedenle mesele yalnızca gazetecilerin değil, herkesin meselesidir.

Sonuç: Gazeteciyi Değil, Baskıyı Tartışmalıyız

Gazeteci;

Merak ettiği için değil

Görevini yaptığı için
araştırır.

Gazeteciliği suç gibi göstermek, gerçeği suç haline getirmektir.

Gazeteci araştırmazsa, gerçeği kim ortaya çıkaracak?

Bir yanıt yazın