Kanser, dünyada sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci ölüm sebebi olması açısından önemli bir sağlık problemi olup toplumlarda ciddi sosyoekonomik yüke yol açmaktadır
Türkiye Kanser İstatistikleri 2018 yılı Raporuna göre, Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer kanseri iken kadınlarda akciğer kanseri 5. sırada yer almaktadır. Ülkemizde erkeklerde tütüne bağlı kanserler önemini korumaya devam etmektedir. Ancak son yıllarda kadınlarda da akciğer kanseri görülme sıklığında artış söz konusudur. Hastalık 40 yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir ve genellikle ileri evrelerde teşhis edilmektedir.
Akciğer Kanseri Risk Faktörleri;
Akciğer kanserlerinin yaklaşık %90’ı tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı ile oluşmaktadır. Dolayısıyla sigara içiminin engellenmesiyle akciğer kanserlerinin %90’a kadar önlenebileceği tahmin edilmektedir. Akciğer kanseri için diğer risk faktörleri arasında; pasif içicilik (sigara), akciğer kanseri yönünden aile öyküsünün varlığı, radon/asbest gibi kimyasallara maruziyet, arsenik gibi endüstriyel ürünlere maruziyet, radyasyon maruziyeti, bazı organik kimyasallar, hava kirliliği, HIV enfeksiyonu ve tüberküloz yer almaktadır.
Akciğer Kanseri Belirtileri;
Genellikle Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikâyetlerin ortaya çıkması gecikebilir ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir. Başka bir rahatsızlık ya da kontrol için çekilen akciğer grafisinde görülebilir.
En sık izlenen belirtiler;
Geçmeyen veya giderek kötüleşen öksürük,
Öksürürken kan veya kanlı balgam çıkarmak,
Derin nefes alırken, öksürürken veya gülerken kötüleşen göğüs ağrısı,
İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı,
Ses kısıklığı,
Nefes darlığı,
Sürekli tekrarlayan veya geçmeyen bronşit ve/veya zatürre gibi akciğer enfeksiyonlarıdır.
Toplumsal ve bireysel farkındalık ile akciğer kanseri sıklığının azaltılabileceği unutulmamalıdır. Akciğer kanseri riskini azaltmanın en iyi yolu sigara içmemek ve pasif içicilikten kaçınmaktır.
Sigaradan uzak durun!Akciğer kanseri riskinizi azaltın.
LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HAFTASI (2-8 KASIM 2023)
Çocukluk çağı kanserlerinin %30’unu lösemiler (kan kanserleri), kalan %70’ini de lenfoma ve solid tümörler (organ ve çeşitli dokulardan gelişen kanserler) oluşturmaktadır. Çocukluk yaş döneminde sıklıkla görülen kanser türleri, dağılımları, tedaviye yanıt oranları ve uzun sureli sağ kalım açısından erişkin yaş grubunda görülen kanser türlerine göre farklılıklar göstermektedir.
Akut lösemi çocukluk çağının en önemli hastalıklarından biridir. En sık rastlanan çocukluk çağı kanseri olması yanında 15 yaşın altında önde gelen ölüm nedenlerindendir. Akut lösemide tanı ve tedavi uygulamalarındaki yenilikler, destek tedavilerinin gelişmesi ve daha etkili ilaç birlikteliklerinin uygulamaya girmesi gibi son yirmi yıldaki gelişmeler; hastaya özgü tedavilerin seçilebilmesini ve daha uzun süre yaşama şansı verirken diğer yanda daha az kemoterapi toksisitesi sağlamaktadır. Bazı lösemi tiplerinde hasta çocukların %80-90’ı tekrarlama olmadan, 5 yıl süre ile sessiz kalabilmekte ve bu hastaların tamamen iyileşme ile sonuçlandığı söylenebilmektedir.
Çocukluk yaş grubunda Lösemi, başlangıç evresinde bulgu verebileceği gibi ender olarak ilk dönemlerinde bariz bulgu vermeden de seyredebilir.
Lösemi belirtileri şu şekilde sıralanabilir; Kansızlık (anemi), Enfeksiyonlara yatkınlık, sık hastalanma, yüksek ateş, Çeşitli kanamalar (burun kanaması, diş eti kanamaları, cilt altı kanaması gibi), ciltte sık sık çürük/morluk oluşumu, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması, İştahsızlık, kilo kaybı, Dalak ve/veya karaciğerde büyüme, Lenf düğümlerinde şişlikler (ciltte ele gelen yumrular), Halsizlik, solukluk, çabuk yorulma, çarpıntı, Kemik ve eklemlerde ağrılar, şişlik ve hareket kısıtlılığı, Çocukluk çağı kanserlerinin genetik nedenleri kanserli çocukların yalnızca küçük bir kısmında geçerlidir.
Lösemileri erken saptamanın en iyi yolu, söz konusu hastalığın olası belirtilerini gözden kaçırmamaktır. Dolayısıyla ebeveynlerin farkındalığının artması hayat kurtarıcı rol oynamaktadır. Erken teşhis edildiğinde, löseminin de etkili tedaviye yanıt verme olasılığı daha yüksektir ve daha yüksek hayatta kalma olasılığı, genellikle daha az maliyet ve daha az tedavi protokolü ile sonuçlanır. Tanı, esasen hastanın şikâyet ve muayene bulguları değerlendirilirken lösemi ihtimalinin göz önünde bulundurulmasına dayanır.
Çocukluk çağı lösemilerinin en sık başvuru bulgularının, hastayı ilk gören hekim tarafından bilinir olması hastanın vakit kaybetmeden tanı ve tedaviye ulaşmasını sağlamada en önemli faktördür. Erken tanı 3 bileşenden oluşur;
Ailelerin ve birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcılarının hastalığın belirtilerine ilişkin farkındalığı,
Doğru ve zamanında klinik değerlendirme, tanı ve evreleme (kanserin ne ölçüde yayıldığının belirlenmesi)
Hızlı tedaviye erişim için bilgilendirme ve yönlendirme.
Çocuklarda lösemi tedavisi, ülkemizde Genel Sağlık Sigortası kapsamında olup ücretsiz yapılmaktadır.
Tüm çocuklarımıza lösemiden uzak sağlıklı bir gelecek dilerim.
Uzm.Dr.Serkan Kadir KESKİN
İl Sağlık Müdürü
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)